Dobro je za mene da brinem o stvarima koje su stvarno važne, umjesto o glupostima o kojima obično razmišljam.
Bu benim için iyi... gerçekten değerli olan bir şey için endişelenmek. Zihnimdeki aptal kendi kendini eğitme programı yerine...
Gradonačelnik želi reći da se radi o stvarima... koje su iznad vašeg dohodovnog razreda.
Demek istediği, önemli bilgilere sahibim... ama rütbeniz yüzünden size açıklayamam.
Citao sam vašeg oca knjigu, i stvarno me tjera, umm, da razmislim o stvarima.
Babanızın kitaplarını okudum ve okuduklarım olanları düşünmemi sağladı.
Razmišljam o stvarima koje počinju sa slovom M.
"M" ile başlayan kelimeler üzerinden düşünüyordum.
Moja Cynthia pita svakakva čudna pitanja o stvarima za koje nikad nisam čula.
Cynthia'm, hayatımda duymadığım şeylerle ilgili bir sürü tuhaf soru sorup duruyor.
Meni izgleda kao mjesto na kojem se čovjek može odmoriti, razmisliti o stvarima.
Biraz kafa dinleyip düşünmek için ideal bir yer bence.
Mislim da ne moram repati samo o stvarima koje mi se ne sviđaju.
Demek istediğim, sürekli nefret ettiğim şeylerle alakalı rap yapmıyorum.
Tako oni odu u sobu za sastanke, okupe se zajedno, i govore o stvarima koje najčešće nisu toliko važne.
Toplantı odasına gidiyorlar, bir araya geliyorlar, ve gerçekte kullanışlı olmayan şeylerden bahsediyorlar genel olarak.
Ljudi mnogo pričaju o tome, i govore o stvarima kao što su fleksibilno vrijeme i mentorstvo te programima koje bi poduzeća trebala imati za trening žena.
Son zamanlarda insanlar bundan çok bahsediyor, esnek iş zamanlama ya da mentorluk etme ya da firmaların kadınları eğitmesi gerektiğinden bahsediyorlar.
Točnije, velike ideje mogu biti izvedene ako jednostavno skupite ljude s različitim perspektivama u prostoriju i date im da razgovaraju o stvarima o kojima inače ne razgovaraju.
Büyük buluşlar daha ziyade birbirinden farklı bakışaçılarına sahip kimselerin bir araya getirilmesi ve her zaman bahsetmedikleri konular üzerinde konuşması sayesinde doğuyor.
Kad razmišljamo o ljudskom kapitalu razmišljamo o stvarima koje možemo lako izmjeriti -- stvarima poput ocjena, priprema za upis na fakultet, diploma, broju godina provedenih u školovanju.
İnsan sermayesini düşündüğümüzde kolayca ölçebileceğimiz şeyleri düşünürüz - notlar, SAT, dereceler gibi şeyler, eğitimdeki yıl sayısı.
Jednu stvar koju imamo, koja nas čini drugačijima od čimpanzi ili drugih živih bića, je ovaj sofisticirani govorni jezik -- jezik s kojim možemo reći našoj djeci o stvarima koje nisu ovdje.
Sahip olduğumuz tek şey, bizi şempanzelerden ve diğer yaşayan canlılardan bu kadar farklı kılan, bu gelişmiş konuşulan dildir- sayesinde çocuklara mevcut olmayan şeylerden bahsedebileceğimiz bir dil.
I možemo početi pričati o stvarima tipa električno opterećenje.
Artık elektrik yükü gibi şeylerden bahsetmeye başlayabiliriz.
No, zapravo nisam ovdje da bih govorio o stvarima koje možemo učiniti.
Ama aslında neler yapabileceğimiz hakkında konuşmak için burada değilim.
Riječ je o zaista osnovim stvarima -- potrebno je razmišljati o kontinuitetu, sigurnosnim kopijama, o stvarima koje su doista bitne.
Aslında oldukça temel şeyler -- devamlılık hakkında düşünmek, yedekler hakkında düşünmek aslında önemli olan şeyler hakkında düşünmek.
Želim pokazati da je ovo istina ne samo za naše razmišljanje o stvarima nego i za našu reakciju na njih.
göre şekillenir. Ben bunun doğru olduğunu ima etmek istiyorum, (ama) sadece şeyler hakkında nasıl düşündüğümüz konusunda değil, şeylere nasıl tepki verdiğimiz konusunda da.
Govorimo o stvarima poput unutarnjeg razvoja: iznenadne male promjene na mjestima gdje se građevine nalaze, mjestima razvoja.
Dolayısıyla gelişimini tamamlamamış şeylerden konuşuyoruz; geliştirdiğimiz, sahip olduğumuz yerlerde keskin ufak değişiklikler.
I da vam kažem malo o stvarima koje pravim; najlakši način da započnem priču je sa šeširom.
Yaptığım şeylerden biraz bahsetmek gerekirse, hikayeye başlayacagım en kolay yer şapkadır.
Imamo informacije o stvarima kao što su mjesto izdavanja, ime autora, datum izdavanja.
Kitabın nerede basıldığı, yazarın kim olduğu ne zaman basıldığı gibi şeyler hakkında bilgimiz var.
I volim reći da iako imam Progeriju, većinu vremena provodim razmišljajući o stvarima koje nemaju nikakve veze sa progerijom.
gibi sorular soruyor. Şunu demek isterim ki progeria hastalığım olsa da zamanımın çoğu progeria ile hiç ilgisi olmayan şeyleri düşünerek geçiyor.
Na poslu smo toliko zauzeti komunikacijom da često nemamo vremena razmišljati, nemamo vremena pričati o stvarima koje su zaista bitne.
İş yerinde, o kadar internete gömülüyüz ki düşünmeye zamanımız yok, gerçekten mühim şeyleri konuşmaya zamanımız yok.
Ali mi i drugi istražitelji smo posadili bogata lažna sjećanja o stvarima koje su bile mnogo neobičnije i puno stresnije.
Fakat diğer araştırmacılar ve biz çeşitli konular hakkında çok daha az rastlandık ve stresli sahte anılar da ektik.
Baš svakoga dana donosimo odluke o stvarima koje kažemo, mislimo i napravimo koje smo spremni otkriti drugima, i o onima koje kažemo, mislimo i napravimo i ne želimo da itko drugi za njih sazna.
İnsanların bilmesine razı olduğumuz, söylediğimiz, düşündüğümüz, yaptığımız türlü şeye dair yargıda bulunuyoruz ve söylediğimiz, düşündüğümüz, yaptığımız türlü şeyi kimse bilmesin istiyoruz.
Ali to je stereotip, i stereotipi o stvarima su često, ako ne i uvijek, pogrešni.
Ancak bu bir basmakalıp ve basmakalıp tanımlar her zaman olmasa da çoğu zaman yanlıştır.
Pravo glasa je teško jer govorimo o stvarima o kojima se svi svađaju ili o onima o kojima nitko ne želi razgovarati.
Konuşma yanlısı olmak zor, çünkü biz ya herkesin tartıştığı, ya da kimsenin konuşmak istemediği konuları konuşuyoruz.
Kada govorimo o stvarima, ako tehnologija ne valja, samo nestane, je li tako?
Nesneler söz konusu olunca, eğer teknoloji kötüyse, sadece kaybolur, değil mi?
Vi govorite o stvarima koje zahtijevaju dugoročnu perspektivu, razvojnu perspektivu, a ne samo perspektivu hitne humanitarne pomoći.
Uzun süreli perspektif gerektiren şeylerden söz ediyorsunuz, bir kalkınma perspektifi, sadece acil durum insani yardım perspektifi değil.
Trebao bih vam reći nešto o stvarima o kojima volim pisati.
Bugun size hakkinda yazmayi sevdigim konulardan bahsedecegim.
O stvarima – gdje nema dodatne pregrade komada stakla ili obrađenog titanija, i gdje sve ne izgleda fantastično, dobro?
Ve bu şeyler---bir parça cam ve mekanikleştirilmiş titanyum gibi ekstra bariyer kullanmadan sunuluyor, muhteşem görünüyor.
Obuzme li te, angažiraš li se ili brineš suviše o stvarima nad kojima nemaš nikakvu kontrolu, to će negativno utjecati na sve ono nad čime imaš kontrolu.
Eğer üzerinde kontrolün olmayan şeylere saplanır, onlarla ilgilenir ve onlar için endişe duyarsan, bu durum, üzerinde kontrol sahibi olduğun şeyleri olumsuz etkileyecektir.
Jer sve što sam pročitala su bile knjige u kojima su likovi bili stranci, a postala sam uvjerena da knjige, po svojoj prirodi, moraju imati strance u sebi, i moraju biti o stvarima s kojima se osobno ne mogu poistovjetiti.
Okuduğum tüm kitapların kahramaları yabancı olduğu için, kitapların hepsinde, doğal olarak, yabancı kahramanlar olması gerektiğine, ve kendimi kişisel olarak ilişkilendiremeyeceğim konular hakkında olması gerektiklerine inanmıştım.
Počela sam pisati o stvarima koje sam prepoznala.
Aşina olduğum şeyler hakkında yazmaya başladım.
To je razlog zašto provodimo naše vrijeme u razgovoru o stvarima kao što su homoseksualni brakovi a ne o genocidu ili nuklearnom oružju ili siromaštvu ili bilo kojem drugom izrazito važnom pitanju.
Bu nedenle vaktimizi soykırımlar, nükleer silahlardaki artış yoksulluk veya diğer önemli konular yerine eşcinsel evliliği hakkında kaonuşmakla harcıyoruz.
Rekli su: "Počeli su doista duboko razmišljati o stvarima."
"Öğrenciler gerçekten iyi düşünürler oldular" dediler.
3.4853229522705s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Aklımda olan şeyler, yapmak istediğim değişiklikler. 